Alex Garland’ın, teknoloji şirketi CEO’sunun kendi amaçları için dünyayı kasıp kavuracak şirketinin Devs adlı gizli departmanını konu aldığı mini dizi olan Devs‘i seçme sebebim, içinde barındırdığı ve her düşündüğümde “Acaba doğru olabilir mi? Mümkün mü?” diye kendime sorular sorduğum bir fikir.
Yapay Zeka Konulu Mini Dizi: DEVS
DEVS, 8 bölümden oluşan, bir Amerikan drama, gerilim ve bilim kurgu mini dizisi. Alex Garland’ın diğer bir filmi olan Ex Machina ile benzerlik gösteriyor. İki hikayede de teknoloji şirketi CEO’ları dünyayı kendi avuçlarına alıp yönetme yoluna giriyorlar. Devs’in beni şaşırtan fikrine girişmeden önce genel hatlarıyla diziyi tanıyalım.
Ana karakterlerimiz Lily ve Sergei adında, birlikte yaşayan iki yazılım mühendisi. İkisi de Amaya adında, etrafı ormanla çevrili ve inanılmaz etkileyici mimariye sahip bir şirkette çalışıyor. Bir gün Sergei, 2 arkadaşıyla birlikte canlı bir organizmanın hareketlerini tahmin edebildiği bir yazılımı patronuna sunuyor. Sunumun ardından patron Forest, Sergei’nin muazzam bir iş çıkardığını ve onu yapay zeka bölümünden, DEVS’e transfer etmek istediğini söylüyor.
**Yazının bundan sonraki bölümü Devs ile ilgili spoiler içermektedir.**
DEVS Nedir?
Tahmin etmeye çalıştığımda aklıma “geliştirici” kelimesiyle ilgili bir şeyler geliyor. Şirket kuantum üzerine de çalıştığı için, belki… Kuantum cep telefonları? Tabii ki DEVS tahmin edebileceğimiz her şeyden uzak. Sergei’nin de tahminleri bizimkiler gibiydi. DEVS’in ne olduğuna yazı ilerleyince bakalım. Şunu söylemeden geçmeyeyim. Patron Forest’a göre, DEVS çalışanlarının bile amaçlarının ne olduğuna dair şüpheleri var.
Yetenekli yazılımcımız Sergei, patronuyla birlikte DEVS binasına giriyor. İçerisi tamamen elektromanyetik alanla çevrili ve çalışanların olduğu platformda bu sayede havada asılı durmakta. Tam ortada ise göz alıcı bir bilgisayar var. Sergei yeni işinin ne olduğunu çözmek için ekranın karşısına geçiyor. O andan itibaren Sergei’nin gözleri yavaş yavaş büyümeye başlıyor. Şaşkınlığına yenik düşen Sergei apar topar kendini lavaboya atıyor. Adeta delirmiş gibi gözüken Sergei, elini kolundaki saate atıp anlamsızca tuşlarıyla oynamaya başlıyor. Sergei aslında James Bond’muş. Tam olarak öyle değil de, anladınız siz.
Tekrar masanın başına geçen Sergei kolunu masaya dayayıp, James Bond saatiyle ne var ne yok, tüm kodları kayıt altına alıyor. Tabii Sergei Rus asıllı olduğu için başından beri ondan şüphelenen bir de güvenlik şefimiz var.
Sergei gece olunca binadan apar topar çıkyor ama aniden yolu patronu tarafından kesiliyor. Patronun birkaç duygusal cümlesinden sonra kaçmaya çalışan Sergei, ondan şüphelenen güvenlik şefi tarafından boğularak öldürülüyor ve şef en sonunda istediği rahatlığa kavuşuyor.
Böylece yetenekli yazılımcımızın aslında bir Rus casus olduğunu anlıyoruz.
DEVS dizisi, yazılımı tam odağında bulunduran bir dizi. Zaten bu yüzden Sergei’nin telefonundaki gizli bir mesajlaşma uygulamasının şifresini çözmek için Lily, telefonu Jaime adında bir hacker’a götürüyor. Dizinin bundan sonrası Lily ve Jamie’nin, Sergei’nin ölümünün arkasındaki gerçeği ve DEVS’in ne olduğunu öğrenmeye çalışması ile devam ediyor.
FOREST
Amaya şirketinin sahibi, big boss Forest. Kızını ve eşini gözlerinin önünde gerçekleşen bir trafik kazasında kaybettikten sonra, kızını hayata geri döndürebilmek, onu Devs bilgisayar programıyla simüle ederek tekrar tekrar görebilmek için her şeyini ortaya koyuyor. Çoklu evrenler teorisinden hoşlanmayan ve determinist olan Forest, her şeyin bir sebebi olduğuna, gerçekleşen her olayın bilimsel yasalarla belirlendiğine ve bu olayların gerçekleşmelerinin kaçınılmaz olduğuna inanıyor. Ve, Devs çalışanı Lyndon tarafından “deli” ilan ediliyor.
DEVS
Devs, amacı geçmiş ve geleceği, hatta her şeyi belirlemek olan, dünyanın en gelişmiş, en güçlü bilgisayar programı.
Bu tanıma, dizide Katie’nin (Devs baş tasarımcısı) Lily’e, her şeyin bir sebebi olduğuna inandırmak ve Devs’i anlamasını sağlamak için anlattığı örneği vereceğim.
Bir kalem düşünün. Kalem, ittiğimiz için yuvarlanır. Şimdi bir bilgisayar düşünün. Masanın üstünde yuvarlanan bu kalem hakkındaki tüm verileri bilgisayara yükleyelim. Eğri, hız, bileşen parçalarının kütlesi, atomik yapısı… Bilgisayar bize neyi gösterebilir? Kalemin hangi şiddetle yuvarlandığını ve ne zaman duracağını. Bilgisayar geçmişi görebilir. Bilgisayar geleceği görebilir.
Şimdi kalem üzerinde uyguladıklarımızı, her şey üzerinde uygulayalım. Sadece kaleme değil, her şeye. İşte Devs.
Her şeyin verisini topladığımızda ve bunu güçlü bir bilgisayara yüklediğimizde, bu bilgisayar bize İsa’nın çarmıha gerildiği anı, Forest’ın kızının hala yaşıyorken ve odasında oyuncaklarıyla oynuyorken ki halini ve 21 saat sonrasını gösterebilir. Bunu tuhaf ve anlaşılmaz terimler ile değil, tamamen görselleştirerek yapabilir. Nasıl mı?
Bu tip bulanık görüntülerden,
Bu görüntülere kadar.
Şimdi sizden isteğim bu fikrin üzerine düşünmeniz. Tamamen bir bilim kurgu ürünü, hayalperestlik işi bir fikir mi? İnsanı heyecanlandıran ve şaşırtan, muazzam bir fikir mi? Ben 2. seçeneği seçtiğim için bu yazıyı yazdım. İyi seyirler!
