Karantinamın 27. gününden herkese merhaba!

Bugün kendime, “Sahi nasıl geçiyor günlerim?” diye sordum ve akabinde ilk online terapim için randevumu aldım. :)

Karantina günlerinde kendimden başka kimseyle derin sohbet etmediğimi fark ettikten sonra, duygu durumumu daha iyi anlamaya ihtiyacım olduğunu hissettim. Kendimi en iyi ben bilirim diye düşünmeden, psikologculuk oynamayı bırakıp işi uzmanına bırakmaya karar verdim. :) Bu sohbet, kendimi çok iyi hissetmemi sağladı. Hemen sonrasında, ilk online terapim hakkında sizlere de paylaşımda bulunmak istedim.

HiWell Nedir, Nasıl Tanıştım?

HiWell Psikoloji, uzman klinik psikologlardan online psikolojik danışmanlık alabileceğimiz bir platform. Ben instagram sayfasına rastgeldim önce. Instagram, beni ihtiyacım olanla buluşturmayı iyi biliyor. :) Biraz araştırdığımda isteyen herkesin, kaliteli psikolojik desteğe HiWell aracılığıyla kolayca ulaşabileceğini fark ettim. Hislerime güvenmek istedim ve ilk online terapim için randevu almaya karar verdim. Görüşmemden sonra, artık bu platformun elimin altında olmasını istediğimi fark ettim. Neyseki uygulaması da çıkıyormuş, hatta android kullanıcıları, ücretsiz ön görüşmelerini şimdiden ayarlayabilirler. :)

İlk Online Terapim Bana Çok İyi Geldi 

İlk terapide, sohbetimiz kendi akışında başladı. O kadar dolu geçti ki, yarım saat içerisinde, belki de bir saatte konuşulabilecek kadar çok konuya değinme şansımız oldu. Bu verimliliği sağlamakta, kendi kendimin psikoloğu olabilmemin etkisini de inkar edemem tabii :) Yaşadığım birçok olayın, sebep-sonuç ilişkisini ve hayatıma olan etkisini büyük oranda çözebilmiştim. Karanlıkta kalan ve uzun zamandır nedenini merak ettiğim noktalara da, çok sevgili Neslihan Hanım ışık tuttu. Neslihan Hanım, bilişsel davranış terapisi yapan, klinik bir psikolog. Kendisinin iletişim tarzı, duygularımı konuşturmak konusunda çok rahatlatıcıydı. İyi ki tanıdım onu !

Bilim yalan söylemez!

Psikoloji de öyle :) Gerçekler çoğu zaman hoşumuza gitmese de, yaşadıklarımızın altında yatan sebepler çoğunlukla geçmiş deneyimlerimize,çevremizden öğrendiklerimize ve genlerimize dayanıyor. Hangisinin davranışlarımız üzerinde daha baskın olduğu, bilimsel olarak net değilmiş. Biricik kişisel deneyimlerimize göre baskın hale gelen bu değişkenler, yaşam içerisinde etkisini gösteriyormuş.

Bugün Mutlu-y-muş-um!

Hissettiğimiz duyguları gerçekten yaşamak oldukça kritikmiş. Hatta yaşayabilmek ! Bu ikisinin ayrımına varabilmek ve kendimizi bu konuda özgür bırakabilmek. Ruhsal durumumuz bize bazı sinyaller veriyorsa, bunun sebebi büyük olasılıkla duygularımızı hakkıyla yaşayamamakmış çünkü ! Belki de içimizde yaşayıp dışa vuramamak yani.

Her duygu, bizim için değerli ve yaşamamız gereken deneyimler sunuyor, ne kadar acı verici olsa bile. Örneğin, içinde bulunduğumuz karantina günlerinde, geleceğe dair endişe duymak ve kaygılanmak oldukça normal; belki de hepimizin hissetmesi gereken duygular bunlar.

Eğer bu duyguları zamanında yaşamayı seçmezsek ve geçiştirirsek, bunun eksikliği üzerine yaşayacaklarımız, bizi çıkmaz sokaklara sokabilir. Bu nedenle, duygularımıza sahip çıkalım ve onları olduğu gibi kabul ederek hayatımıza şu anda dahil edelim. :) Diyorum ki :

Duygularımızı an’lık olarak olumlu hale getirmek, bize geçici bir iyileşme vaat ediyor yalnızca. Eğer gerçekten kendimizi anlayabilmek ve duygu durumumuzu yönetebilmek istiyorsak; yaşadığımız duygu değişiminin kök sebebini iyi analiz etmeliyiz. Böyle olduğunda, olumlu duygular yalnızca misafirimiz olmaz, kalıcı olarak hayatımızda kalırlar.

Size ve duygularınıza, iyi geçinip gittiğiniz sağlıklı karantina günleri diliyorum :)

Sevgilerimle !