Herkese merhaba,
Umarım bu satırları okurken sağlığınız yerindedir ve hep de sağlıcakla kalırsınız. :)
Değişimlere karşı her zaman hazırlıklı olmalı ve kısa sürede sürece adapte olabilmeliyiz, deyip dururduk. Lafta kalmadı da! Daha da kritik olan noktanın bunu uygulayabilmekte olduğuna, canlı canlı tanıklık etmekteyiz. İçinde bulunduğumuz karantina günleri, bunun için harika bir fırsat olmaya devam ediyor. Tabii umarım çok da uzun sürmez. :) Çünkü karantinada yapılacaklar listemizi hızla tüketmeye başladık bile!
Bu satırların dahi lafta kalmaması için, kendime karşı büyük bir mücadele verdiğimi de itiraf etmeliyim. Ama şu anda klavyemle buluşabildiğime göre, “kendimi motive edebilme mücadelemi” kazandığımı varsayıyorum. Evet doğru okuyorsunuz!
Önce kendime ilham verdim, yeniden hayata bağlanarak motive oldum ve ardından bu ilhamı sizlerle de paylaşmak istedim. İlham paylaştıkça çoğalıyor!
Karantinanın ilk günlerinde, sudan çıkmış balık misali ne yapacağımı şaşırmıştım! Aklımda tek bir soru vardı, ne zaman eski; güzel günlere, normal hayatıma dönebilecektim? Bir balıktan yürümesini beklemek ne kadar mümkünse, evdeki karantina günlerinde yeniden hayata bağlanabilmek de o kadar zor gelmişti bana. Sonra, herhangi bir zorluk yaşadığımda yeniden hayata tutunabilmek için düşündüklerimi, kendime tekrar hatırlattım:
Formülü de işte burada:
Bunu yaşayan YALNIZCA SEN değilsin ! Yaşadıkların oldukça normal ve hayatının bir parçası. Bu yaşadıklarını önce kabul et, sonra normalleştir ve seni dönüştürmesine izin vererek hayatın akışına güven. Asla korkma !
Kendimizi dönüştürmek hatta ‘dönüştürebilmek’ aslında ‘olmamız gereken kişiye dönüşmeye cesaret edebilmek’ demektir. Bunun için de çeşitli zorluklar yaşayarak engelleri aşmak şarttır.
Çünkü dönüşümü algılayabilmek, yaşadıklarımızın zorluk derecesi ölçüsünde zihnimizde yer edinir ve aynı ölçüde değerli hale gelir.
Bir düşünelim ! Bugüne kadar başarabildiğimiz şeylerin arka planında, ne kadar da emek vardı.
Hatırlayalım! Belki günlerin-haftaların sonunda o başarı ilan edildiğinde,
yaşanılan bütün zorluklar için ‘İyi ki hepsini yaşadım!’ diyebilmiştik. Yaşarken inanılmaz görünenler,
yaşadıktan ve üstesinden geldikten sonra yerini tarif edilemez bir huzur ve mutluluğa bırakıyor.
Çünkü dönüştüğümüz kişi artık böyle düşünüyor, başarabilmenin verdiği hissi o an’da yaşıyor.
Hayat geriye bakarak anlaşılır, ileriye bakarak yaşanır.
Kierkegaard
Sözü ne kadar da doğruymuş değil mi? Şimdi sakince arkamıza yaslanalım, en sevdiğimiz şarkı eşliğinde bugüne kadar deneyimlediğimiz başarı hikayelerini detaylıca düşünelim.
- Bu başarıyı elde edene kadar, hangi yollardan geçmiştik?
- Bu kazanımı elde ettiğimizde nasıl hissetmiştik? ve fark edelim:
- Bu süreci yalnızca bir kere mi yaşamıştık ?
Eğer hayatınız boyunca yalnızca bir kez başarı elde ettiyseniz, cevap: evet!
Ancak hiçbir deneyim için geç kalınmış sayılmaz. En azından ikinci başarınızı elde edebilmek için hazırlanın o halde. :)Çünkü karantina günlerinden sağlıklı ve donanımlı çıkabilmek, tam olarak aynı başarabilme sürecidir, başarmayı hayal ettiğiniz herhangi bir şey gibi.Her başarma süreci, kendimizi motive edebilmekle başlıyor hepsi bu !
Kendinize çok iyi bakın,
Bu sıralar birbirimize “SADECE İLHAM BULAŞTIRALIM” lütfen :)
Sevgilerimle!
Basarili bir blog tebrikler 👍