“…En derin korkularımızı ifade ederken kullandığımız yoğun veya anlık sözcükler, bizim çekirdek dilimizdir. Ayrıca bunları ilişkilerimiz, sağlığımız, işimiz ve diğer yaşamsal durumlarımız hakkında şikayet ederken de kullanabiliriz. Çekirdek dilimiz, bedenlerimizle ve özümüzle bağlantımız koptuğu zamanda dahi ortaya çıkabilir. Esasen bunlar çocukluğumuzda veya aile geçmişimizde yaşanmış travmaların yansımalarıdır…” Seninle Başlamadı kitabından bir alıntı bu satırlar.
Bireysel olarak yaşanan pek çok zorlanma ve problemin kökenleri, aile sistemindeki düzensizliklerden kaynaklanıyor anlayacağımız.
Aile Dizimi çalışması ile kuşaklar boyu, birbirine görünmez bir bağla bağlı olan aile bireyleri arasındaki ilişkiler çözümlenir. Böylece aslında bize ait olmayan bütün korkularımız, zayıflıklarımız, özgüven sorunlarımız, öfkemiz; yerini kendimize güvene, güçlü duruşa ve kararlılığa bırakır. Böylece yaşamımız, dış dünyayla barışık halde yeniden yapılanarak YENİ BİR BİZ OLARAK DOĞARIZ.
Aile Dizimi alanında bir kolaylaştırıcı adeta çözümleyici olan İlayda Oylum Güleryüz ile röportaj yaptık.
Önce tanıyalım, İlayda Oylum Güleryüz kimdir?
Aile Dizimi Kolaylaştırıcısı & Aile Danışmanı & Uzman Hemşire olmasıyla birlikte, yazar ve gezgin kendisi. Ne çok şapkası var değil mi? Hepsini hakkıyla sahiplenmesi de takdire şayan!
Peki ya her şey nasıl başladı, sen bu yola nasıl baş koydun? diye sordum.
“2016’da bir kış günü” dedi. Kendisi için bir danışmanlık randevusu almış ve Konstelasyon/Aile Dizimi çalışması ile ilk kez Taksim/İstanbul’da tanışmış. Bu tanışma, Oylum’un hayatının anlamını bulacağı yolculuğun ilk günüymüş aslında.
“Konunuz ne?” diye sormuşlar Oylum’a önce. Yani “Derdin ne senin?” tadında bir soru. Akabinde dış dünyaya da yansıttığı bir öfke patlaması yaşarken, aynı zamanda bunu bastırmaya çalışan iç dünyası, onu daha da sıkışmış hissettirmiş.
Sonra bir soru daha: “Nasıl Doğdunuz?”
Oylum, o sırada anlattıklarını, bana da şöyle aktardı:
“Hayatım boyunca gülerek anlattığım şeyin gün gelip boğazıma dolanacağını bilmezdim. Ben doğarken kordon boynuma dolanmış ve ben içeride dışkımı yutmuşum. Evet evet, ben hayatımda affedersiniz ama bir kere b*k yemişim, o da doğarken…”
Sonra uzmanlar, bu konunun üzerinde çalışılması gereken çok önemli bir konu olduğunu ifade etmişler. Düşünsenize, 1990 yılında İzmir’de dünyaya gözlerini açan Oylum, 2016’da, tam 26 yıl sonra travmalarıyla yüzleşmiş.
Göbek bağı, boynuna bir inci gibi dizildikten sonra, bunun bir travma olarak hayatına yansıyacağını kendisi de bilemezdi elbette. Çünkü hayat ile ilişkisi görünürde iyiydi. Spor yapıyor, dans ediyor, rahat uyuyordu. Ama travmalar aniden bütün iyi hisleri esir alma potansiyeline sahipmiş işte.
Oylum, “Doğum Kanalı Çalışması”na giriyor!
Hiç bilmediği bir grup insan ve bir temsilciyle birlikte hem de! Önce kendisini sıkıştıran konuyu “kolaylaştırıcı”ya anlatmış ve sonra kolaylaştırıcı, Oylum için kolaylaştırmaya başlamış her şeyi.
Akabinde gruptaki insanlar, karşılıklı yere oturarak bir kanal oluşturmuşlar hemen. Elleri birbirine kitlenmiş bu insanların arasından, gözü kapalı şekilde yerde sürünerek geçtikten sonra temsili annesine ulaşmış Oylum. Naifliği ve güzelliğiyle annesine benzeyen temsilci anne sayesinde, Oylum yeniden doğduğunu hissetmiş o esnada. Saçları da salık olduğu için, yerde sürünürken boynuna dolanıp durmuş ve tıpkı 26 yıl önce boynuna bağlanan kordon gibi, bütün o sancıyı yeniden hissetmiş. Hıçkırarak ağlamış ve en son annesiyle(temsili annesiyle), birbirlerine sarılmışlar.
1 Günde İnsanın Hayatı Değişir mi?
Değişir, değişmiş Oylum’un hayatı. Bu değişim, harika bir dönüşümü de beraberinde getirmiş elbette. Kendi deneyiminden sonra, merak ettiği bu sürecin öğrencisi olarak dönüşüm yolcuğunu emin adımlarla sürdürüyor Oylum!
Ülkemizde aldığı eğitimlerden sonra, şimdi kendisini daha da geliştirmek üzere ISCC eğitimine katılacak. Katılacak katılmasına da, bu başvuru süreci bile onu dönüştürdü. Onunla birlikte bizi de, nasıl mı?
Dönüşen Dönüştürüyor da!
Oylum, katılmak istediği eğitim için şahane bir kampanya başlattı ve bizi de ortak etti. Doğduğu gün olan 20 şubatta, hediye istemek yerine, eğitimine destek istedi. Doğumgününden yaklaşık 1 ay önce başlayarak, neredeyse her gün aynı motivasyon ve heyecanla, sosyal medyasında kampanyası için şöyle çağrıda bulundu bizlere:
“Bu sabah yine beni heyecanla yataktan kaldıran bu sistemdi. Bu yolda ne emek sarf ettiğimi, kaç gece uykusuz kaldığımı, kendimi kongrede vaka yaptığımı ve ne gözyaşı döktüğümü bilen bilir. Aile Dizimi / Konstelasyon Çalışmaları… Gün geldi ve ben de bu sistemin bir Kolaylaştırıcısı oldum.
*
Ne büyük mutluluk…Şimdi yine bu yolda katılmak istediğim Avustralya Uluslararası bir eğitim programı var. Ömür boyu öğrencilik…
Bunun ücreti bugün ‘çat’ diye ödeyebileceğim bir meblağ değil benim için. Bunun için sizinle paylaşmak istediğim bir durum var. İsterseniz ***Ücretsiz olarak online yapacağım çalışmayı kendinize ya da bir yakınınıza hediye edebilirsiniz. Burada bağış usulünün daha etkin olacağını düşünüyorum.
*
Bu arada 20 Şubat Doğum Günüm! Biliyorum bana irili ufaklı bir şeyler yapmak istediğinizi. Ben sadece bu eğitim ile ilgili katkıda bulunmanızın beni daha çok mutlu edeceğini belirtmek isterim. Bu arada eğitim için erken kayıtta son gün 17 Ocak….Çokça sevgimle. ♥️”
ve elbette, bu içten çağrısı hepimizi harekete geçirdi! Oylum birkaç gün sonra eğitimine başlıyor.
Oylum, eşsiz hikayene ve dönüştürücü kolaylaştırıcılığına bizi de ortak etmen harika! Motivasyonunla ilham olmaya devam etmeni yürekten destekliyorum.
Harika paylaşımların için de tekrar teşekkür ediyorum. Sevgimle!
