1. Anasayfa
  2. Kişisel Gelişim

Bir Tutam Mutluluk

Bir Tutam Mutluluk
0

Uzun yıllar boyu birbirimize sorduğumuz ve artık bunu düşünmeden aynı cevabı verdiğimiz bir şey sormak istiyorum sana. ‘Günün nasıldı?’,  bunu biraz daha genele vurursak eğer ‘Günlerin nasıl geçiyor?’. Muhtemelen şimdi söyleyeceğim iki yanıttan birini söyleyeceksin bana, ‘İyiydi ya ‘ , ‘Biraz can sıkıcı, kötü bir gündü ‘ . Genelde bu şekilde yanıtlıyoruz bu soruyu ve şuan sana oldukça olağan geldi öyle değil mi?  Peki gel bir de beraber bakalım buna 😊

Günün Nasıldı?

Sana az önce çok sık duyduğum bir soruyu yönelttim ve muhtemelen çoğu zaman verdiğin yanıtı söyledim. 😇

Ama yeni bir şey sormak istiyorum şimdi ‘Günün iyi ya da kötü geçiyorsa bunun nedeni ne?’ Bu biraz daha zor bir soru sanıyorum ki. Genelde iyi ya da kötü diye dillendirirken ardına bir sebep koymayız çünkü. Hal böyleyken sana bir soru da sormak istiyorum. ‘Yarını ya da ardındaki herhangi bir günü tercihen iyi bir gün olarak mı yoksa kötü bir gün olarak mı geçirmek istersin?’ İlk sorum birkaç saniye düşünmene vesile olmuş olabilir ama ya şimdi! Bu da çok düşünmeden yanıtlayacağın  sorulardan öyle değil mi😊 Sonuçta hepimiz her günümüzü iyi geçirmek isteriz🤩

Peki ikisi arasındaki fark neydi? Bir gününü iyi ya da kötü olarak nitelendirirken neyi göz önünde bulunduruyorsun?

Sormuş olduğum bu sorular aslında yaşamdan aldığın hazzı ve ne kadar mutlu birisi olduğuna yönelikti. Gününün nasıl geçtiğini sorduktan sonra ‘NEDEN’ diye detaylandırmanı istediğimde bir miktar zorlandıysan bir şeyler pek de yolunda gitmiyor sanırım 😥 Bunun aksine sonraki günlerinin nasıl olmasını istediğini sorduğumda daha kolay nasıl yanıt verdim öyleyse diye soracak olursan da buradaki mutluluğu, hepimizin kalbinden geçen ve olmasını istediğimiz şeyler doğrultusunda tanımlıyor oluşumuz yatıyor.

O halde biraz daha yakından bakacak olursak duruma,

Çoğumuz minik bir çocuğun elinden kaçan balon gibi rüzgarda salınarak geçiriyoruz günlerimizi 😔 Yani dış koşulların etkisiyle oraya buraya sürükleniyoruz. Bu kontrolsüz sürüklenme hissi tanıdık geliyor mu sana? Kendimizi tanımaya fırsat bulamadan bu hisle tanışıyoruz belki de. Mesela çocukken ailemiz tarafından zihnimize kazınan mutluluğa gitme yolları; iyi bir okula gitmek, dereceyle mezun olmak, iyi bir iş  bulmak, sevdiğin birisiyle evlenmek ve çocuklarınında içinde olduğu rutin, garantili bir hayata sahip olmak olarak işleniyor. Diyelim ki hepsini yaptık! Her şey yolunda gidiyor, tam da istediğimiz gibi. Peki, yolun başında vaat edilen mutluluk. Mutlu muyuz? Mutluysak neden küçük aksiliklerde bu hissi kolaylıkla kaybediyoruz? 😔

 

Üzerine biraz düşününce ilk sorduğum ‘NEDEN’ sorusuyla birbirine oldukça bağlantılı aslında.

İyi bir gün geçirmemize dair sunduğumuz sebeplerin ne kadarı dış koşullara bağlıysa istediğimiz istikrarlı mutluluğa sahip olmamız ve onu kolay kolay kaybetmememiz de o denli zor olur. Durumu ne kadar dış etkenlerden bağımsız tutmalıyız desem de bize öğretilen ve her daim dayatılan tek bir yol olduğu için bununla karşı karşıya kalmamız oldukça normal. Ama madem bununla karşılaştık, hikayesini ne kadar içinde olursak olalım tam olarak bilmediğimiz bir duruma başlık atmayı bir kenara bırakmalıyız. Keza bu hikayenin kendimize ait olmadığını hissediyorsak bu demek oluyor ki mutluluğu dış etkenlere bağlıyoruz ve insanları, koşulları kontrol edemediğimiz için mutluluğumuzun kontrolünü de diğer insanlara vermiş oluyoruz, değil mi? Bu durumda mutluluğumuz dış koşulların keyfine kalmış olacak😰

O halde ilk adımı mutluluğumuzu dışa bağlı olmaktan çıkararak atmalıyız. Tam da bu adımı atmışken mutsuzluğumuzu da dış etkenlerden, insanlardan bağımsız hale getirmeliyiz. Sana belki garip geldi bu ama özellikle mutsuzluğumuz için diğer insanları, olayları suçlamayı bırakmalıyız. Ki atmış olduğumuz adımın temel sebebi başkalarını bizi mutlu etsin diye görevlendirmeyi bırakmak ve aynı şekilde mutsuzluk adına suç yüklemeyi bırakarak mutluluğumuzun istikrarını korumak.

Şimdi gelelim ben neden savunuyorum bu dış etkenleri,

Çünkü mutluluk ve mutsuzluk dediğimiz bu hisler zihinsel bir duruma bağlı. Haliyle bunların sebebini zihin dışında aramak yerine zihne sahip bedende aramalıyız. Yani biz ne kadar dış koşullardan bağımsız olursak zihinlerimiz o denli huzur dolu ve mutlu oluyor. Bunun aksine zihnimizi acı dolu ve huzursuzluk içinde bırakırsak uzak tuttuğumuz koşullar mükemmel dahi olsa mutlu olmamız pek olası değil.

Bunlar da demek oluyor ki bu hisler, yaşadığımız olaylar hatta bunların arasındaki kaliteli olanların sayısıyla değil, onlara verdiğimiz tepkilerle ölçülüyor. Ana tema onları yaşarken o anda olup olmadığımızla bağıntılı😊 Keza her şey çok güzel gözükürken berbat hissettiğimiz anlar olmuyor değil.

 

Velhasıl, görünen o ki bir şeyleri düzeltmek istiyorsak bu onarıma öncelikle kendimizden başlamalıyız. Hala hayatlarımızı elimize alma fırsatı varken başka hayatları yaşamaya olan hevesimizi bir kenara bırakmalıyız. Bunu yapalım ki başkaları bizim adımıza mutluluğun tarifini yazmayı bıraksın artık.

Böylelikle kısa vadeli mutluluklardan uzun vadeli mutluluklarla dolu bir yaşantıya doğru adım atmış oluruz. Başladığımız bu yolculuk için geride bırakmamız gereken bir şeyi daha söyleyeceğim şimdi, ‘Zayıf görünmekten korkma!’ Senin de diğerleri gibi dışardan bakan bir göz olduğunu hatırla ve bunu olağan bir durum haline getir. Bu vesileyle bakarsın kıyaslama virüsüne de hoşça kal deriz belki 😊 Bu süreçte bunu bırakabilmek çok önemli çünkü mutluluğa belli bir düzeyde çabayla ya da eşsiz bir çağırma tarzıyla ulaşamıyoruz. Biz kendimizle tanışıp, ait olduğumuzu hissettiğimizde o bize gelecektir.

 

Bu kendimizi sevme yolculuğunda lütfen sevginin çok büyük bir güç olduğunu unutma 😊 Sevgiyle kendini besledikçe zihnine acayip bir DOSE(DOZ) ile etkisi olacak ve emin ol göründüğü kadar zor değil.

Bunun için sana kendi yaptığım kısa bir moladan bahsederek yolculuğuna yollamak istiyorum. Bu molada yaptığım şeyi senin de yapmanı içtenlikle rica ediyorum 💝

‘Her gece uyumadan önce kendine birkaç dakika ayırmanı ve gün içinde yaptığın şeyler için kendine TEŞEKKÜR ETMENİ istiyorum 💓 Belki başta zorlanacaksın belki de ne için teşekkür edeceğini bulamayacaksın🤷 Ama endişe etme, çok normal bunlar🌸 Senden isteğim, lütfen kendine ŞEFKATLİ davran🍀 Ve buna başlarken, teşekkür etmek adına su içmen, yemek yemen dahi bedenin ihtiyacını karşılayarak gösterdiğin sevgi ve şefkat örneğidir🧿💓 Ki elbette bunun için kendine teşekkür etmeli hatta kendini SEVDİĞİNİ söylemelisin💝’

İçindeki huzuru gün içinde yanında taşımayı unutmadığın nice günlerin olsun güzel insan💞

Yazılarıma medium hesabımdan da ulaşabilirsiniz.💖

Ne Düşünüyorsun?
  • 0
    harika_
    Harika!
  • 0
    g_zel_
    Güzel!
  • 0
    haval_
    Havalı!
  • 0
    e_lenceli_
    Eğlenceli!
  • 0
    _zg_n_m_
    Üzgünüm!
  • 0
    sevmedim_
    Sevmedim!

Project Manager | Digital Content Manager | Trainee at YetGen | Author | Student

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir
tutku-motivasyon-kisiselgelisim

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir